Erkan Oğur Cazkolik Röportajı

Festivalin kapanış konserinde salonu dolduran binden fazla müziksevere muhteşem bir konser armağan eden Anatolian Blues Band dakikalarca ayakta alkışlandı. Konser öncesinde Erkan Oğur ile bir araya gelen İzmir Cazkolik ekibinden arkadaşlarımız Ceren Erdur ve Yasemin Seymenoğlu birlikte Cazkolik`in en güzel söyleşilerinden birine imza attılar.

18. İzmir Avrupa Caz Festivali`nin kapanışı güzel fakat belirli bir zaman dilimi içinde olup bitmesi gereken her şey gibi İzmir`e yakışan gururlu bir hüzne sahipti ama bu hüzne yakışan en önemli isim ise sahnede dev bir müzisyen Erkan OĞUR ileAnatolian Blues Band`in İzmirlilerin konuğu olmasıydı.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve eşi Dr. Türkegül Kocaoğlu’nun da izlediği kapanış konserinde Oğur ve arkadaşları Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi salonunu dolduran 1000 kişiye 2,5 saat boyunca unutulmaz bir müzik ziyafeti yaşattı.

cazkolik2

Yaşadığımız ülkenin en kişisel müzik seslerinden birine sahip olan Oğur konserde gitar ve kopuz çalarken kendisine basta Ozan Musluoğlu, davulda Turgut Alp Bekoğlu, saksafonda Engin Recepoğulları, piyanodaGenco Arı, kavalda Sinan Cem Eroğlu, perküsyonda İzzet Kızıl, erbânelerde Tarık Aslan, Vulkan Alp veMehmet Vefa Yamalak eşlik ediyordu. Konser esnasında tarihin en büyük felaketlerinden birini yaşayan Japonya’ya çaldıkları bir parçalarını ithaf eden topluluk doğaçlamalardaki olağanüstü parlaklık, uyum ve yaratıcılıkla dikkatleri çekti. Özellikle perküsyon ve davulun diyaloğu, piyano ve saksafonun müziğe giriş çıkışları, erbânelerin sıradışı sesleriyle süslenen bölümler salondaki herkesi büyülemişti. Konserin sonunda Erkan Oğur’un kopuzu ile İzmirli genç müzisyen Engin Recepoğulları’nın saksafon solosu geceye damgasını vurdu. İzmirliler adeta festival boyunca koşturup durdukları konserlerin ardından kapanışta yorgunluklarını kendi topraklarından beslenen müzisyenleri konuk ederek atıyorlardı…

Erkan OĞUR 1995 yılında uzun yıllardır Amerika da yaşayan basçı İlkin DENİZ ve Turgut Alp BEKOĞLU ile bir araya gelip TELVİN`i kurunca müzikle ilgili arayışlarını birlikte sürdürmeye başladılar. Bu arayış `Telvin`kavramının müzikteki ifadesi idi. “Telvin“ düşüncesinin bir ürünü olan Anatolian Blues Band konseri öncesiErkan Oğur ile buluştuk ve kendisiyle kısa bir söyleşi yaptık. Profesyonel hayatımızda psikolog olduğumuzu duyunca şaşıran ve güzel ama zor bir mesleğimiz olduğunu belirten usta müzisyen, insanların iç dünyasının perdelerini aralamanın güç olduğunu belirtti ama kendi iç dünyasının perdelerini bizlere araladı.

Erkan Oğur: “Ulaştığım nokta hâlâ çok kirli, daha da kirlenecekmişiz gibi gözüküyor ama bu bizim kaderimiz bence, halden hâle geçiyoruz…”

Ceren ERDUR: Renkler anlamına gelen “Telvin“`in tasavvufta halden hale geçmek, karar haline geçmek anlamına geldiği düşünüldüğünde 1995`ten beri müziğinizde ulaştığınız nokta `beyazlığın müziği` olarak nitelendirilebilir mi?

Erkan OĞUR: Ulaştığım nokta hâlâ çok kirli. Beyazlık ve saflık doğuşta vardı. Daha da kirlenecekmişiz gibi gözüküyor ama bu bizim kaderimiz bu bence, halden hale geçiyoruz. Bazı şeyleri tahmin ediyor, bazısını ise bilemiyoruz. Temizlenir miyiz, kirlenir miyiz şimdiden bilemiyorum. Klişelerden, kirlerden arınıp, çocuksu saflığa ulaşma yolunda henüz emekleme aşamasındayız. Tutku, korku, aşk, hırs, nefs gibi insani zaaflardan, egolardan arındığınız noktada hâlâ müzik varsa eğer bu saf müziktir.

Ceren ERDUR: “Hiç bir anımız bir daha bir başkası gibi olmuyor. Bazı şeyleri tahmin ediyor, bazısını ise bilemiyoruz“ dediniz az önce. `Peki `Telvin“ kavramının müziğinizin sembolü olduğunu düşününce caz müziği ve halk müziğindeki doğaçlamanın da buna uygun olduğunu söyleyebilir miyiz?

Erkan OĞUR: Hiçbir an, bir başkası gibi olmuyor… Halden hale geçiş var sadece. Caz müziği ile halk müziğini birleştiren nokta doğaçlamadır. Doğaçlamayı tercih eden bir müzisyen olarak cazın bu noktasında kendi müziğim ile bir ortaklık buluyorum. Caz müziğini takip eden ve seven, belli ölçüde anlamaya çalışan, doğaçlama yapmak isteyen bir müzisyenim ama caz müzisyeni değilim ben, sadece doğaçlama yapmak isteyen biriyim. Anatolian Blues Band`de caz müzisyenleri var. Halk müziğinden gelen bir ortaklığı var cazın ve belli ölçüde bunları birleştirebiliyoruz. Telvin de o halden bu hale geçişi sembolize ediyor.

Ceren ERDUR: Caz festivallerinde sık sık konserleriniz oluyor, peki bu festivali nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erkan OĞUR: Festivallere çağrıldıkça gidiyoruz. Festival programı gayet güzel, geniş bir yelpazesi var. Bu salonda ilk kez sahneye çıkacağım, çok güzel bir salon. Güzel bir buluşma olacağını düşünüyorum. Canlı icraatte bulunmak, o anı emprovize etmek heyecan veren ve besleyen bir şey…

Ceren ERDUR: Peki müziğinizle kendinizi ifade edebiliyor musunuz? Genelde bir karamsarlık mı var müziğinizde, içten gelen bir ağlama gibi?

Erkan OĞUR: Aslında karamsar demeyelim de içe dönüklük var diyelim. Evet, bunun ben de farkındayım, bana da ağlama hissi geliyor ki müziğime yansıyor. Alışkanlık herhalde bu, ben böyleyim, neşeli olmuyor genelde müziğim… Grupta neşe katan arkadaşlar var da denge sağlanıyor. (Bu cümlenin ardından Erkan OĞUR`u gülerken görmenin verdiği mutluluğu yaşıyoruz biz de.

Ceren ERDUR: Peki başka hangi müzikleri dinliyorsunuz??

Erkan OĞUR: Müziği müzik yapan şey temelde aynıdır. Bu senfonik bir eser için de geçerli, halk müziği için de, bir blues parçası için de geçerli. Müzik ayrımı yapmıyorum pek. Özellikle dinlediğim şeyler de var tabi. Mahalli sanatçılar, folklor önemli. Eski müzikleri merak ediyorum. İmkânlar dahilinde dinliyorum. Onun dışında kendi yöremin müziğini çok severim. Biraz da anlarım. Soyut düşünmenin ürünü olmasını öne çıkaran eserler ilgimi çeker. Klasik müzik dinliyorum, çok boyutlu, katmanlı, farklı bölümleri olan eserler bunlar. Caz önemli tabii, caz dinliyorum. Takip etmeye çalışıyorum. Aslında emprovize çalışmalarla ilgileniyorum desek daha doğru olacak.

cazkolik3

Yaptığımız bu kısa ama derinlemesine söyleşinin ardından Erkan OĞUR konser hazırlıklarına devam etmek üzere sahneye döndü. Röportajımız sona ererken “Ekip olarak biraz kalabalık olsa da diğer müzisyenlerle de görüşün“ önerisinde bulunması ekibindeki tüm müzisyenlerle kurduğu içten ilişkinin anahtarını verir gibiydi.

Artık sıra kapanış konserine geldi, festivalin son konser hüznü yerini birazdan sahneyi kaplayacak olan müziğin heyecanına bırakmıştı. Anatolian Blues Band`in geniş kadrosunun her müzisyeni kendi hissettiğini çaldı, salondaki her dinleyici de kendi duygusuyla dinledi. Bulunduğumuz coğrafyanın en doğusundan en batısına erişen tüm sesleri duyduk ve tüm duyguları aynı anda yaşadık. Geleneksel Anadolu motiflerinin caz ritmleriyle ustalıkla sentezlendiği müthiş bir konser yaşadı İzmirliler. Hüzünlü nağmelerde gözleri dolan seyirci, neyin verdiği huzuru da yaşadı, davul, perküsyon, piyano ve saksafonun verdiği neşeyi de… Konser boyu alkışlar, ıslıklar salondan hiç eksik olmadı.

Festivalin açılış konserinde EGG Project`in izleyiciye sürpriz yapıp çaldığı “Zahid Bizi Tan Eyleme” kapanış konserinde de yer aldı tesadüfi bir şekilde ancak bu kez türkü tarihin en büyük felaketlerinden birini yaşayan Japonya’ya gönderildi… Türkünün ve yaşanan felaketin hüznü tüm salonda hissedildi. İzmirliler o akşam “Telvin”i yaşadılar. Duygudan duyguya, halden hale geçip tüm renklere büründüler. İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı (İKSEV)’nın İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlediği 18. İzmir Avrupa Caz Festivali biterken İzmirliler caza doymanın verdiği haz ile baharı karşılayacak olmanın mutluluğu, festivalin bitişinin hüznü ve gelecek yıl ki festivalin merakı ile her sokağı denize açılan İzmir sokaklarından evlerine döndüler.

Söyleşi: Ceren Erdur cerenerdur@cazkolik.com ve Yasemin Seymenoğlu yaseminseymenoglu@cazkolik.com

Fotoğraflar: Yasemin Seymenoğlu

Cazkolik.com / 22 Mart 2011, Salı

 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir